22 Aralık 2011 Perşembe

Aloe Vera Faydaları

Aloe Vera’nın Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri:


Aloe bitkisi bir kaktüs çeşidi olmasından dolayı %99 – %99.5 oranında su taşır ve PH değeri ortalama 4.5 civarıdır. Kalan katı kısımda ise birçok farklı vitamin, mineral, enzim, şeker, antrakinon, lignin, saponin, yağ asitleri ve aminoasitler bulunmaktadır.

Vitaminler:

Aloe verada vücut için çok önemli olan antioksidan özellik taşıyan A, C ve F vitaminlerini bolca bulabilirsiniz. Bunun yanında B vitamini (thiamine), niacin, B2 (riboflavin), cholin ve folik asit de bulunabilmektedir. Hatta bazı kaynaklar B12 vitamininin de bulunduğunu belirtmektedir.

Mineraller:

Sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, manganez, bakır, çinko, krom, demir bunların hepsi aloe vera bitkisinde bulunabilir. Magnezyum laktat aminoasitlerden histamin salınımını engeller. Histamin ise birçok alerjik reaksiyonda salınan ve kaşıntı, acı gibi sonuçları olan bir maddedir. Histamin salınımını engellemesi aloenin antipuritik etkisini açıklar niteliktedir.

Enzimler:

Amylase, lipase, catalase, protease, bradkinase, glcose, carboxypeptidase, cellulase, glcose, dehydrogenase, oxidase ve daha birçok enzim içermektedir.

Şekerler:

Monosakkarit ve polisakkarit şeklinde çeşitli şekerler aloe verada bulunabilir. Bunlardan en önemlileri glucose ve mannosedan olusan gluko-mannans diye bilinene polisakkaritlerdir. Bu tip sakkaritler sızıntılı bağırsak hastalığının (leaky gut syndrome) önlenmesinde ve iyileştirilmesinde çok büyük öneme sahiptir.

Aminoasitler:

Aloe vera, proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitler yönünden oldukça zengindir. Vücuda gerekli olan aminoasitlerden 20-22 tanesi Aloe veranın jel kısmında bulunmaktadır. Bunun yanında vücudun üretemediği ve ihtiyacın besinlerden karşılanmak zorunda olduğu 8 aminoasitten 7 tanesi yine aloe veranın jel kısmında bulunmaktadır. Araştırmalara göre aloe veranın en çok etkili olduğu bölgeler:

Epitel Doku Hücreleri:

Epitel doku hücreleri vücudun yüzeyini kaplayan veya yüzeyiyle bir şekilde iletişim içinde olan doku hücreleridir. Derimiz epitel sistemin en büyük parçası olmakla birlikte en çok tahriş olan, bozulmalara uğrayan kısmıdır. Aloenin derideki ve diğer iç zarlardaki onarıcı etkisi çok yüksektir.

Bağışıklık Sistemi:

İmmun sistem üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu bilinen aloe veranın bağışıklığı artırıcı etkisi birçok amansız hastalıkta doktor tedavisine yardımcı bir unsurdur. Şüphesiz bağışıklık sistemini çökerterek insanı ölüme bile götürebilecek AIDS, kanser gibi hastalıklarda da bir tedavi yöntemi kadar etkili olmasa da vücudu zinde tutup, bağışıklık sistemini güçlendirdiği için aloe veralı ürünlerin kullanımının tedaviye faydalı olacağı gerçektir.

Aloe Vera Kulllanımı – Aloevera Ne Gibi Durumlarda Kullanılmalıdır?

Aloe vera bitkisi sonuçta vücuda zararı olmayan bir bitkidir ve herhangi bir meyve sebze gibi güvenle tüketilebilir. Buna karşılık aloe veranın bir ilaç olmadığı sadece yararlı bir besin maddesi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Aloe veranın iyileştirici etkisinin kullanım alanları çok geniştir.

Aloe Vera’nın Sağlığa Olan Faydaları Şunlardır:
  • Bağışıklık sisteminin güçlü olmasını gerektiren her türlü durumda
  • Cilt hastalıklarında, sivilce, egzama, alerji, çıban, iltihap gibi cildin iyileştirilmesini gerektiren durumlarda
  • Virütik herpes ve uçuklarda antivüritik olarak
  • Saç dökülmesi, saç kepeklenmesi gibi cilt durumlarında
  • Güneş yanıkları ve diğer yanık durumlarında, kesiklerde, sedef gibi hastalıklarda
  • Baş ağrısı, kas ağrısı, migren gibi durumlarda
  • Diş eti problemlerinde
  • Karaciğeri etkileyen hepatit siroz gibi hastalıklarda
  • Bağırsak ve mide sorunlarında, ülserlerde, ağız yaralarında
  • Kalp bozuklukları, yüksek tansiyon
  • Astım, gut, bronşit, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda
  • Prostatla ilgili problemlerde


Bu durumlarda vücuda yardım etmesinin sebebi bağışıklık sistemi veya epitel doku üzerindeki olumlu etkileridir. Yukarıdaki hastalıkların tedavileri kesinlikle doktor tarafından yapılmalıdır fakat tedaviyle birlikte besin desteği olarak aloe veralı ürünlerin kullanımı mantıklı olacaktır.


Kaynak:
İnternet

Glukozamin ve Kondroitin Sülfat Faydaları

Son yıllarda iskelet sistemi ile ilgili bir çok rahatsızlıkta kullanılan yeni ürünlerden biri glucosamine (glukozamin), diğeri de chondroitindir (kondroitin). Glukozamin vücutta özellikle iskelet sisteminde önemli fonksiyona sahip bağ dokusunun ana maddelerindendir. Glukozamin, tendon, bağ omurlar arası disklerde, hücre zarında, eklem içi yastıkcıklarda ve kıkırdak dokusunda bulunur.

Bağ dokusunun ana maddelerinden biri oluşu nedeniyle aşağıda sırayla yazacağımız çeşitli hastalıklarda kullanım alanı bulmuştur. Kondroitin de vücutta aynı şekilde tendon, cilt, kıkırdak dokusu, mukoza (bazı organların iç yüzeyini örten tabaka), bağ dokusu ve gözlerin yapı taşlarından biri olarak görev üstlenmiştir. Bu iki madde birlikte kullanıldığında birbirlerinin etkilerini artırırlar. Bu nedenle de genellikle beraber kullanılır.

Bunların ek ürün olarak kullanılabileceği hastalıkları belirtelim:

  • Glukozamin, incinme veya eklem kireçlenmesinin sebep olduğu hasarı tamir edici özelliği nedeniyle osteoartrit denen eklem kireçlenmesinde son yıllarda epeyce kullanılmaya başlanmıştır.
  • Romatoid artritte beslenme desteği olarak kullanılabilir.
  • Glukozamin osteoporoziste (kemik zayıflaması), yara iyileştirici olarak da cilt sorunlarında yararlıdır.
  • Glukozamin solunum yolu allerjilerinde, böbrek taşı oluşumunu engellemede yardımcıdır.
  • Ağrı kesici ve iltihap giderici (antienflamatuvar) etkisi nedeniyle romatizmanın çeşitli türlerinde kullanılabilecek yardımcı bir üründür.
  • Kondroitin, glukozaminin hemen hemen tüm etkilerine sahiptir, ek olarak da damar sertliğinden (ateroskleroz) korunmada etkilidir. Her ikisi de eklemin eskimesi ile birlikte azalan hyaluronik asitin üretimine olumlu katkıda bulunurlar. Bu iki maddeyi ihtiva eden ürünler genellikle eczanelerde ve doğal ürün marketlerinde bulunur. İhtiva ettiği doza göre günde 1-2 tablet şeklinde kullanılması önerilmektedir. Genellikle üç aylık kullanımdan sonra üç ay ara verilmesi uygun olur.


Yan Etkileri

Bu ürünlerin önemli derecede yan etkisi yoktur. Ender olarak bulantı, ödem (vücutta şişlik) ve ishale yol açabilir. Glukozaminin tablet şeklinde kullanılan formu diabetlilerde yan etki yaptığı pek görülmemiştir.

Ama kişide tip 2 diabet (vücutta insülinin salgılandığı ama insülin rezistansının arttığı diyabet tipi) varsa, bu ürünün kullanılması halinde yine de kan şekerinin gözlenmesi ve gerekirse antidiabetik ilaçların dozajlarının yeniden ayarlanması gerekebilir.

Gerekli güvenilirlik çalışmaları yapılmadığı için bu ürünleri ihtiva eden preparatlar gebelerde, emzirme döneminde ve çocuklarda kullanılmamalıdır.

Özet olarak söylemek gerekirse halen ilaç özelliği olmayan bu doğal ürünler, özellikle eklem kireçlenmesinde, normal ilaçlara ek ürün olarak kullanılabilir. Doktor kontrolünde ve belli aralıklarla kullanılmaları genellikle yarar sağlamaktadır.

Kaynak:
Op. Dr. N. ÜMİT ÖZAK

Boyun Fıtığı - Bitkilerle Tedavi

Herbalist Gürkaş, yaptığı açıklamada; boyun fıtığı olanların öncelikli olarak mutlaka bir uzmana danışması gerektiğini ifade ederek, "Omurgalar arasında bulunan yastıkçık denilen kıkırdakların çeşitli nedenlerle yırtılarak omurga içerisinde sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalıktır. Sinirlere baskı yapması sonucu kolda uyuşma, boyunun hareket alanının kısıtlanması ve ağrı ile seyreder. Bunu oluşturan sebeplerin başında boyun omurgasında kireçlenme, çeşitli düzensiz boyun aktivitelerinde bulunma, kaza sonucu oluşan boyun zedelenmeleri, ilerleyen yaş aralığında oluşan disk yapısının bozulmasıdır. Öncelikle hastaların mutlaka bir uzmana başvurmaları gerekmektedir. Dikkat etmesi gereken hususların başında başın boyun omurlarına olan basıncı azaltmak için boyunluk kullanarak istirahat edilmesi sağlanmalı, fizik tedavi, yapılmalı" dedi.


Boyun fıtığının bitkisel tedavisinde etkili olabilecek bitkileri sıralayan Gürkaş; 
  • Çuha çiçeği yağı, 
  • At kestanesi yağı, 
  • Susam yağı, 
  • Çörek otu yağı, 
  • Pelesenk yağı, 
  • Isırgan tohumu yağı elde edilen bu bitki yağlarından yapılan karışımı günde 2 kez sorunlu bölgeye masaj yaparak sürmek kaydıyla boyun fıtığına karşı büyük ölçüde destek olur. Boyun fıtığında görülen his ve güç kayıplarını gidermeye, kireçlenme durumlarında ağrıyı etkin bir şekilde tedavi etmeye yardımcı olur.  

Ayrıca günde 3 sefer yemeklerden önce 1 bardak melisa çayı içerek sinirsel ve ruhsal sıkıntılara karşı etkili olup büyük ölçüde rahatlamayı sağlayacağını söyledi.


Kaynak:
İnternet

19 Aralık 2011 Pazartesi

Tarçın Faydaları

Defnegillerden bir ağacın kabuklarının soyularak boş rulo şeklinde kurutulmasıyla tarçın elde edilir. Güney Asya, Orta Amerika, Brezilya’da yetişir. Çubuk veya toz halinde kullanılır.


Kullanıldığı Yerler:

Tarçın yurdumuzda genellikle sütlü veya hamur tatlılarında, şekerlemelerde, pasta ve bisküvilerde, pudinglerde, boza ve salep, şeytan kahvesi gibi içeceklerde, tatlı ekmeklerde kullanılmakla birlikte kaynatılarak çay olarak da içilmektedir.

Kullanım Amacı:

Tat, koku vermek ve çeşniyi artırmak amacıyla yiyecek ve içeceklere ilave edildiği gibi kaynatılarak çay olarak halk arasında kimi rahatsızlıklar için kullanılmaktadır.
Tarçının kabuğunda kokulu ve uçucu bir yağ bulunmaktadır. Kabukları dövülüp toz durumuna getirildiğinde yağının uçması sonucu kokusunu çabuk kaybettiğinden kabuk parçaları şeklinde satın alınmak ve cam kavanozlarda saklanmalıdır. Kabuk ve toz halde kullanılır. Kullanılacağı zaman öğütülmesi kokusunun daha keskin olmasını sağlar. Genellikle yiyeceklerin hazırlanmasında ve servislerinde toz halde kullanılmakla birlikte içeceklerin hazırlanmasında kabuk tarçından yararlanılır.

Faydaları:
  • Tarçın ferahlık verir ve iştah açar.
  • El ve ayaklardaki titremeleri ve damar tıkanıklığını önler.
  • Mide rahatsızlıklarına ve karın ağrılarına iyi gelir.
  • Bağırsak kurtlarının dökülmesine ve bağırsak iltihaplarının iyileşmesine yardımcı olur.
  • Cinsel isteği arttırır.
  • Gaz söktürücüdür.
  • Kötü kokuları, öksürüğü ve ishali keser.
  • Vücut direncini arttırır. Soğuk algınlığı ve nezleye karşı yararlıdır.
  • Kan Şekerini dengeleyen Tarçın, şeker hastaları için çok faydalıdır.
  • Adet öncesi gerginliklere iyi gelir.

Kullanışı:
  • Yemeklerde ve tatlılarda lezzet ve koku vermesi için kullanılır. 
  • Tarçın özellikle sütlü tatlılarda kullanılırsa sütteki zararlı bakterileri yok eder. 
  • Bal ve limonla karıştırılıp yenirse boğaz yanmasına iyi gelir. 
  • Tarçın esansı gıda ve parfümeri sektöründe koku verici olarak kullanılır.
  • Yüksek karbonhidratlı bir yiyeceği tarçınla tatlandırdığımız zaman kandaki şeker seviyesini etkileyerek düşmesini sağlar. Araştırmalar 300 gr. sütlaca 6 gr. kadar tarçın eklendiğinde kandaki şekeri seviyesindeki yükselişin önemli ölçüde azaldığını tespit etmişlerdir.

Kaynak:
İnternet

Ekinezya Faydaları

İnterferon üretimini destekleyerek vücudun savunma sistemini güçlendirir.

Grip İçin Şifalı Bitkiler :
  •  Özellikle enfeksiyon grip soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda kullanımıyla tanınmaktadır. 
  • Bağışıklık sistemi yeterince güçlü olmayanlar için ekinezya otu önemli bir doğal destektir.
  • Grip ve soğuk algınlığını önleyici etkisi nedeniyle hastalık öncesinde kullanılabileceği gibi hastalığın ilk belirtilerinin ortaya çıkması durumunda da kullanılabilir. ABD’deki Connecticut Üniversitesi Eczacılık Fakültesince yürütülen bir çalışmada soğuk algınlığı ve nezleye yakalanma olasılığını (%58) önemli derecede düşürdüğü tespit edilmiştir. Öksürük ve baş ağrısı gibi durumları hafiflettiği de görülmüştür.
  • İngiltere de yapılan bir araştırmada ise C vitaminiyle beraber alındığında soğuk algınlığı geçirme olasılığını %80lerin üzerinde azalttığı görülmüştür. Hastalığın zamanını da 1-1,5 gün azalttığı belirlenmiştir.
  • Yapılan araştırmalarda ekinezyanın akyuvar sayısında artışa neden olduğu tespit edilmiştir.
  • Kemoterapiden sonra vücut direncini yükseltmek için kullanılmaktadır.
  • Patojenik organizmalarla sağlıklı dokular arasındaki doğal savunma hattını yıkan bir enziminin oluşumunu önleyici etkisi olduğu görülmüştür.
  • Ekinezya bitkisi antiviral ve antibakteriyel etkilere sahiptir.
  • Egzama sedef sivilce gibi deri rahatsızlıklarında faydalıdır.
  • Yaraların iyileşme sürecini azaltır.
  • Alerjik reaksiyonların meydana gelmesini engelleyici özelliği de tespit edilmiştir.
  • Ekinezya ürünleri Echinaceae purpurea ve Echinacea angustifolia‘dan üretilir.

Echinaceae PurpureaKök veya yapraklarından yararlanılır.

Echinacea Angustifolia: Köklerinden yararlanılır.

Almanya’da yapılan araştırmalarda Echinaceae Purpurea’nın yapraklarından elde edilen ürünlerin kullanımı tavsiye edilmiştir (Echinaceae purpurea herba). Diğer türleri tedavi için önerilmemiştir.

Alman sağlık bakanlığı tarafından yayınlanan çalışmada solunum yolları ve idrar yolları enfeksiyonları gibi rahatsızlıklarda ekinezya bitkisi önerilmiştir.

Kaynak:
İnternet

Sarımsak Faydaları


Sarımsak veya sarmısak (Allium sativum L.), 25-30 cm yükseklikte, yeşilimsi beyaz veya pembe çiçekli, otsu bir kültür bitkisidir. Nadir olarak tohum bağlar. Bu nedenle soğancıkları (diş) ile üretilir. Ülkemizde “Beyaz sarımsak” ve “Siyah sarımsak” olmak üzere 2 çeşit yetiştirilmektedir. Vatanının orta Asya stepleri olduğu sanılmaktadır. Beyaz veya pembemsi renkli, az adette soğancıkdan (diş) meydana gelir. Dişlerin hepsi bir arada bir kabuk tarafından sarılmışlardır. Çok kuvvetli ve keskin bir kokusu ve yakıcı bir lezzeti vardır.

Etken Maddesi:

Sarımsağın etken maddesi Allin’dir alin alındıktan sonra enzimatik olaylarla Alicin olarak vücutta değiştirilir. Bu maddenin insan vücudunda oksitleyici etkisi vardır.

Bitkisel Tedavide Kullanım Alanları:

Sarımsak gerçekten saymakla bitmeyecek ve tamamı da bilinemeyecek kadar yararı olan bir bitkidir. Özellikle;

  • Kurt veya solucan düşürücü olarak,
  • Haricen yara iyi edici olarak,
  • Mantar hastalıklarını engelleyici ve tedavi edici olarak,
  • Saçkıran hastalığını tedavi edici olarak,
  • Tansiyon düşürücü olarak,
  • Antiseptik olarak,
  • Kolesterol düşürücü olarak,
  • Safra salgılarını artırıcı olarak,
  • Kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etken olarak,
  • Sakinleştirici olarak,

Kullanılan sarımsak dan birden farklı yöntemle etken madde alınır. Sarımsaktan etken madde elde edilmesi:
  • Usare (Tentür) Yöntemi: Usare hazırlamak için bir miktar sarımsak havanda ezilir, sıkılarak alınan usarenin 1 gr miktarı 10 gr su ile sulandırılır ve bu karışımın içine, usarenin bozulmasını önlemek için, 10 damla kadar etil alkol konur.
  • Emdirme Yöntemi: Bu yöntemde bütün halindeki sarımsaklar ortadan iki ye kesilerek bir ekmek kabuğu gibi emici bir besine sürülür ve içindeki etken maddenin bi emici besin tarafından alınması sağlanır.
  • Sarımsak Ruhu Yöntemi: İncecik kıyılan sarımsaklar bir havana alınır ve üzerine bir miktar tuz eklenerek iyice dövülür. Daha sonra biraz dinlendirildikten sonra üzerine duruma göre bir miktar su eklenir. Tekrardan dinlendirilen karışım iyice karıştırılır ve süzülür. Sıvı kısım haricen (dış deriye sürülerek) veya dahilen (ağızdan alınarak) kullanılabilir.
  • Lapa Yöntemi: Bu yöntemde İnce ince kıyılan sarımsaklar havana alınır ve güzelce dövülerek lapa haline getirilir. Daha sonra bu lapanın üzerine tuz veya alkol bazı durumlarda ise (ayak mantarı enfeksiyonlarında) ikisi de birlikte katılarak karışım dinlendirilir.

Sarımsağın Tedavilerde Uygulanması:
  • Kurt ve Solucan Düşürücü: Kabuğu soyulmuş olan bir sarımsak dişi bir ekmek kabuğu parçasına kuvvetle sürülür ve çıkan esansı emmiş olan ekmek parçası yenilir. Aynı amaç için sarımsak şurubu da kullanılmaktadır. 100 gr parçalanmış sarımsak, 200 gr su ve 200 gr şeker ile 1 gün bekletildikten sonra iyice karıştırılıp süzülür. Elde edilen şuruptan günde 2-3 yemek kaşığı içilir.
  • Yara İyileştirici: Lapa yöntemiyle hazırlanan sarımsak yaranın üzerine sürülür bir miktar beklendikten sonra temizlenerek tahriş edici etkilerinden kurtulunur.
  • Saç Kıran Hastalığı: Üsaresi yapılan sarımsak hazır olarak bekletilir. Saç kıranın olduğu yerler bir kibrit çöpü veya buna benzer bir şeyle iz yapmayacak şekilde hafifçe kazınarak tahriş edilir. Hemen ardından sarımsak tentürü bu bölgeye sürülür bir miktar bekledikten sonra bölge yıkanarak temizlenir (beklemek: Yaklaşık 30-60 dk).
  • !!!!Önemli!!!!: Bazı durumlarda saç dökülmesine de iyi geldiği bildirilmiştir. Kullanan ve gerçekten fayda sağladığını bildiren hastalar mevcuttur. Saç dökülmesinde sarımsak ruhu Yönteminin kullanılması daha iyi olacaktır.
  • Tansiyon Düşürücü Olarak: 10 gr sarımsak başı ezilir, üzerine 10 gr etil alkol konur, karışım 1 gün bekletildikten sonra ince bir bez veya süzgeçle süzülür. Elde edilen öz sudan günde 3 defa 15-30 damla alınır.

Yan Etkileri:

Sarımsağın özellikle çiğ olarak fazlaca tüketilmemesine dikkat edilmelidir. Bu şekildeki aşırı tüketim midede tahriş edici etkiye sebep olmaktadır. Özellikle tansiyon problemi olanlarda daha dikkatli olunmalıdır. Çünkü çiğ sarımsak tansiyon üzerinde düşürücü etkiye sahiptir. Bazı durumlar da çiğ sarımsak bir tür anemiye (kansızlık) neden olmaktadır. Eğer kendinizi diğer günlerden daha yorgun, halsiz ve ağırlaşmış hissediyorsanız. Gözlerinizde kararmalar veya pul pul olmalar yaşıyorsanız. Hafif baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü mevcutsa sarımsaktan şüphelenebilirsiniz.

Kaynak:
İnternet

Kişniş Faydaları

Maydanozgillerden, yaprakları maydanoza benzeyen kişniş bitkisinin kuru meyveleridir. Taze bibere benzer. Turuncu renkte meyveleri taneyken çok pis kokar, ancak kurutulunca hoş kokar ve insana ferahlık veren bir koku verir. Ülkemizde, Amerika ve Afirka’da çok yetiştirilir.
Kullanıldığı Yerler:
Kişniş genellikle, şuruplarda ve şekerlemelerde ayrıca şekere bulanarak elde edilen kişniş şekeri pastacılıkta kullanılır. Kişnişin Türk mutfağında bazı yemeklerde kullanıldığı bilinmektedir. Bitkinin taze filizleri ve yaprakları doğranarak çorba ve salatalara ilave edilir. Yiyeceklere ve içeceklere tat ve kokunun yanı sıra, pastacılıkta pastaların süslenmesi amacıyla kullanılır. İçeceklerde tohum halinde, pastacılıkta kişniş şekeri halinde, çorba ve salatalarda filiz ve yaprakları doğranarak kullanılır.
Faydaları:
  • İştah açar.
  • Bağırsak gazlarını giderir.
  • Sinirleri yatıştırır.
  • Hazmı kolaylaştırır.
  • Sinirsel baş ağrılarını keser.
  • Karın ağrılarını giderir.
  • Cinsel arzuyu güçlendirir.
  • Doğumu kolaylaştırır.
  • Sürmenajda faydalıdır.
  • Bayat yiyeceklerin zararını azaltır.
  • Kusmayı önler.
  • Fazla miktarda yenirse zararı görülür.

NOT: Mide asidi fazla olanlara kişniş yasaktır. Ayrıca damar sertliğine karşı yemeklere kişniş konulmasında fayda vardır.
Kullanışı:
  • Tohumu: Domates turşusu, sosis, köriler ve elmalı çöreklerde kullanılır. Ezilmemiş tohumu çorba ve sebze yemeklerine katılır. Suda kaynatılarak çayı yapılır. Tohumu ayrıca güzel kokusu sayesinde potbori tabaklarında kullanılabilir.
  • Yaprağı: Körpe alt yaprakları güveç, salata ve soslara eklenir.
  • Gövdesi: Fasulye ve çorbalarla birlikte pişirilir
  • Kökü: Taze kökü sebze gibi pişirilip yenilir.
  • Tozu: Toz halindeki kişniş bal veya şekerle karıştırılarak kullanılır .

İçerdiği Besinler:
Bir çay kaşığı Öğütülmüş Kişniş 1,4 gr gelir. Bir çay kaşığı öğütülmüş kişnişin içinde; 6 kalori, 172 mg protein, 274 mg yağ, 11,2 mg kalsiyum, 791 mg karbonhidrat, 6.2 mg fosfor, 3,6 meg thiamine, 3,2 meg ribofilavin bulunmaktadır.
 Kaynak:                                                                                                                                                    İnternet

Ginko Faydaları

Devamlı dikkat gerektiren veya yoğun ve stresli işlerde çalışanların; dikkat, enerji ve performansını arttırmak için önerilmektedir. Stresten veya yoğun iş temposundan kaynaklanan unutkanlık sorunu olanlar için doğal bir çözümdür. Hafıza ve konsantrasyonu güçlendirirken aynı zamanda enerji takviyesi de sağlar. 


Japon Eriği, dünyada yaşayan en eski ağaçlardan birisidir. Yapraklarının beyine olan faydaları, öksürüğü ve astım semptomlarını azaltması ve filaria cinsi kıl kurdunun vücuttan atılması gibi etkileri yüzünden, geleneksel Çin ve Japon ilaçlarında yüzyıllardır kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalar; Japon Eriği Ekstresinin hücre zarı yapısını kararlı hale getirmesi ve serbest radikallerin temizlenmesini (Antioksidan Etki) hızlandırmasının yanı sıra, Sodyum (Na+), Potasyum (K+) ve ATP enzimlerini aktive ettiğini göstermiştir. 

Japon Eriği, dolaşımı, özellikle beyne giden kan dolaşımını artırır. Beyin hücreleri, vücuttaki diğer hücrelere nazaran zarlarında en yüksek oranda doymamış yağ asitleri içeren hücrelerdir. Düşük oksijen seviyesine karşı çok hassastırlar. Beynin diğer dokulara göre enerji rezervleri daha azdır, buna karşın fonksiyonları ve düzenli çalışması için büyük enerjiye ihtiyaç duyar. Bu da sabit glikoz ve oksijen ihtiyacının sağlanmasıyla karşılanır. beyindeki kan dolaşımının azalması, zar fonksiyonlarına ve enerji üretimine zarar verir. Sonuçta hücre ölümleri gerçekleşir. Beyinde iskemi ve hipoksinin (dokularda) deneysel modellerinde, Japon Eriğinin dikkate değer şekilde metabolizma ve nöronlar (sinir hücreleri) ile ilgili düzensizlikleri önlediği görülmüştür. Japon Eriği, bu olumlu (pozitif) sonuçları, oksijen kullanımını ve hücreler tarafından glukoz alımını ve mitokondri' ye (hücrenin enerji santralı) ait solunumu arttırarak sağlar. Japon Eriği ayrıca, beyindeki ödemlerin azaltılmasına, beyin zarına ait dinamiklerin geliştirilmesine yardımcıdır.

Japon Eriği;
 arter ve diğer kan damarlarına ait sistem üzerinde de olumlu etkiye sahiptir. Damar felci ve damar spazmı durumlarında gevşetici etkisi olabilir. Bu nedenlerle Japon Eriği iyi bir kalp dostudur da. Birçok ihtiyarlık vakasında, özellikle Alzheimer hastalığında büyük fayda gösterebilir. Alzheimer hastalığının ilk safhalarında, Japon Eriği, zihinsel gerilemeyi geciktirerek hastaların normal hayatlarına devam etmelerini kolaylaştırmaktadır. 

Faydaları ve Kullanım Alanları:
  • Vitiligonun (ala) durdurulmasına ve yeniden pigment oluşumuna yardımcı olabilir.
  • Troid bezinin düzenli çalışmasına katkıda bulunur (özellikle hipertroid durumunda).
  • Zihni açar, yorgunluk ve stresi azaltır.
  • Beynin beslenmesine yardımcı olur ve hafızayı güçlendirir.
  • Öğrenme yeteneğini arttırır, aktif ve zinde bir vücut oluşmasına yardım eder.
  • İktidarsızlık ve sertleşme problemlerinde faydalıdır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Grip ve soğuk algınlığına karşı koruyucudur.
  • Metabolizmayı hızlandırabilir ve sindirime yardımcı olur.
  • Sinerjetik etki ile vücut dayanıklılığını arttırır, enerji verir, yorgunluğu azaltır.
  • Vücudun enerji muhafaza etmesine yardımcı olur, nükleik asit ve protein sentezini hızlandırır.
  • Kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olur.
  • Çiçeklerin tozlanma zamanında allerjik reaksiyonların önlenmesinde faydalıdır. Anti-allerjik özelliği vardır.
  • Zihinsel dayanıklılığı arttırır.
  • Serbest radikallerin hücre tahribatını azaltır. (Doğal antioksidan)
  • Kan yapıcıdır. Soğuk el ve ayaklarda faydalı olabilir.
  • Yaşlılarda, bunama belirtilerini azaltabilir. Alzheimer hastalığında yardımcıdır.
  • Kulak çınlamasını önlemede faydalı olabilir.

Kullanım Önerisi: 

Japon Eriği (Ginkgo), ek gıda olarak günde 1-2 defa yemeklerle birlikte 1 kapsül alınabilir. Bilinen herhangi bir yan etkisi yoktur.

Kaynak:
İnternet 

Hayıt Tohumu Faydaları

Hayıt meyvesi her yaştaki kadın için harika bir bitkisel çaredir. Hayıt yüksek ateş, baş ağrısı, gazlanma ve idrar arttırma için ama en önemlisi günümüzde de devam eden şekliyle "kadın hastalıkları" için tavsiye edile gelmiştir. Hayıt, adet öncesi gerginlik, adet gecikmesi, göğüslerin hassasiyeti, sancı, kramp ve depresyon gibi rahatsızlıkların giderilmesinde veya azaltılmasında etkili olabilmektedir. Hayıt meyvesi, hipofiz bezini uyarır, vücuttaki kadınlık hormonlarını doğal bir şekilde dengeleyerek işlev görür. Hem de bazen sentetik hormon yerleştirme sonucu oluşan yan etkilerin hiçbirine neden olmaksızın. Hayıt, adet öncesi gerginliğe faydasını en az 2 hafta içinde kendini açıkça belli eder. Fakat, en iyi sonuç için en az 3 ay süre ile alınmalıdır.


Hayıt adet düzeninizi; ister çok kısa olsun, isterse hiç olmasın, kanama zamanı çok uzun veya çok kısa olsun, kanamanız çok hafif veya ağır olsun her şeyi normale döndürür. O aynı zamanda hem kadınlarda cinsel istek arttırıcı hem de cinsel istek azaltıcı özelliğe sahiptir. Yani cinselliğiniz çok fazla ise onu azaltacak, az ise onu yükseltecek ve normale döndürecektir.


Erkeklerde ise sadece cinsel istek azaltıcı özelliğe sahiptir.

Hayıt meyvesinin, her ne kadar kullanım alanlarının çoğu bayanlar için olsa da erkeklerde depresyon ve buna bağlı olarak cinsel iktidarsızlık durumlarında da kullanılabilir.

Hormon dengesizliği kısırlığa da yol açabilmektedir. Bu nedenle Hayıt, yumurtlama periyodunu düzenlemeye ve hamile kalma şansının artmasına yardımcı olabilir.

Doğumdan sonraki ilk 2 hafta içinde Hayıt meyvesi alındığında, süt verimi belirgin şekilde artmaktadır.

Doğum kontrol hapına son verdikten sonra da, bedenin doğal dengesini yeniden kurabilmesinde çok yararlı olur. Erkeklerde ve kadınlarda ise hormon fazlalığının neden olduğu aşırı kıllanma ve svilcelere (akne) karşı, Hayıt kullanımı hormonları dengeleyerek yardımcı olabilir.

Yararları:
  • HAYIT, hormonal tüylenme ve ergenlik dönem sivilcelerinde. (2-3 aylık bir kullanım gerektirebilir.)  
  • Adet öncesi ve adet sırasındaki gerginlik, sancı, depresyon ve kramplarda,
  • Adet düzensizliğinde,
  • Adet düzensizliğinden dolayı hamileliğin gerçekleşmediği durumlarda (12-18 ay gibi bir süre kullanılmalıdır.),
  • Doğum kontrol haplarının kullanımı sonrasında adet düzeni bozulduğunda,
  • Menopoz dönemi sıkıntılarında (Sıcak basması, kemik erimesi, kuruluk, baş dönmesi ve depresyon gibi),
  • Rahim - meme kist ve iltihaplarında,
  • Üreme organlarını kanserden korumada,
  • Bağırsak faaliyetlerinin düzenlenmesinde,,
  • Damar tıkanıklığında faydalı olmaktadır.

Hayıt Tohumunun Kadınlar Üzerindeki Etkileri :

  • Hayıt otu hipofiz bezini tetikleyerek kadınlık hormonlarının dengeler. Kadınlık hormonlarını doğal yöntemlerle dengelediği için,yan etkisi yoktur. Sentetik hormon tedavisi gören kadınlarda ise yan etkiler görülebiliyor.
  • Hayıt tohumu, adet stresi ve adet gerginliğine iyi geliyor. Hayıt tohumu , bu tür sorunu olan kadınlarda 2 hafta içinde etkisini gösteriyor. Daha iyi sonuç alabilmek için 3 ay kullanmak gerekiyor.
  • Hayıt tohumu adet düzensizliklerini giderir. Kanamanın az veya çok olması, kanamanın ağır veya sancılı geçmesini düzelterek, düzene koyar.
  • Hayıt tohumu, aynı zamanda hem kadınlarda cinsel istek arttırıcı, hem de cinsel istek azaltıcı özelliğe sahiptir. Yani, cinselliğiniz çok fazla ise azaltır, az ise isteği çoğaltır.
  • Hayıt tohumu, yumurtlama periyodunu düzenler, hamile kalma şansının artırır.
  • Hayıt tohumu, doğum kontrol hapı kullanımına son verildikten sonra vücudun tekrar doğal dengesine kavuşmasına yardımcı olur.
  • Hayıt tohumu, hem erkeklerde hem de kadınlardaki hormon dengesizliğinden kaynaklanan kıllanma (tüylenme) ve sivilceler için de tedavi edici özelliğe sahiptir.
  • Doğumdan sonraki ilk 2 hafta içinde, hayıt meyvesi alındığında, anne sütü belirgin derece de artar.

Hayıt Tohumunun Erkekler Üzerindeki Etkileri :
  • Hayıt Tohumu, erkeklerde, cinsel isteğin azalmasına sebep olmaktadır.
  • Hayıt Tohumu, erkeklerde, depresyona bağlı iktidarsızlık durumlarında kullanılır.          

Hayıt Tohumu Nasıl Kullanılır? Nasıl Yapılır?

Yarım çay kaşığı olacak şekilde, Hayıt tohumu ezilir. Bir su bardağı suyun içine, yarım çay kaşığı ezilmiş, hayıt tohumu, atılır ve kaynatılır. 10-15 dakika demlendirilir. Süzülür ve ılık ılık içilir. Hazır hayıt çayı ise, 1 Fincan sıcak suyun içine, 1 sallama çay atılır, 5 dakika demlendirten sonra içilir.


Kaynak:
İnternet

16 Aralık 2011 Cuma

Meyan Kökü Faydaları


Bileşim: 

Glycyrrhizin (şekerden 50 kere daha tatlı), steroller ve çok sayıda flavon (Liquiritin, liquiritigenin vs).

Etkileri: 

Balgam söktürücü, mukoza koruyucu, antiseptik, böbreküstü bezlerini etkileyici, kramp çözücü, müshil.

Kullanım Alanları: 

Meyan kökü, iç salgı sistemini (endokrin sistem) etkileyebilen bitkiler sınıfına dahildir. Bitkinin içerdiği glikozitler, yapılarına göre, bedenin doğal steroit hormonlarına benzerlik gösterirler. İç salgı sistemi bölümünde bu maddenin işlevlerine değinmiştik. Meyan kökünün böbreküstü bezi problemlerine, örneğin Addison hastalığına (bir böbrek üstü bezi yetmezliği) karşı görülen olumlu etkisi, onun bu konudaki etkinliğinin belirgin bir kanıtı olarak kabul edilir.

Meyan kökü ayrıca, tüm öksürüklere ve bronşiyal hastalıklara karşı da başarıyla kullanılabilir. Tıp tarafından mide ülseri tedavisinde kullanıldığı gibi, geleneksel tıpta da meyan kökü, mide mukoza iltihabına ve mide ülserine ve kabızlığa karşı kullanılır. Ayrıca, kramp çözücü etkisi de unutulmamalıdır.

Kullanım Biçimleri: 

Bir çay kaşığı ince kıyılmış meyan kökü, bir bardak soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine kadar ısıtılır, üstü kapalı olarak 10-15 dakika hafif ısıda kaynatılır ve süzülür. Yemeklerden sonra 1 bardak olmak üzere, günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay içilir.

Uyarı: 

Önerilen dozajlara uymak kaydıyla, tedavi kürleri 4-5 haftayı aşmamalıdır. Aksi halde, eklemlerde ve yüzde ödemler oluşabilir; dışkılanan sodyum miktarı azalır ve potasyum miktarı artar. Uygulanan tedavi süresince, örneğin muz ve kuru kayısı gibi potasyum açısından zengin olan besinlerin tüketilmesi doğru olur.

SARS Hastalığına Karşı "Meyan Kökü":

Dünya geçtiğimiz yıl içinde SARS'la tanıştı. Bilim adamları bu hastalığı yenecek antikorlar geliştirmeye çalışırlarken, geçtiğimiz günlerde SARS'ın çözümünün doğada bulunduğu açıklandı. Alman virologlar, meyan kökünden elde edilen bir maddenin, SARS'a karşı kullanılan ribavirin maddesinden çok daha etkili olduğunu kaydettiler.

The Lancet dergisinde yayımlanan habere göre, Frankfurt Üniversitesi'nin kliniğinde görevli virologlar, meyan kökünden elde edilen ve HIV-1 (AIDS virüsü) ve Hepatit C virüsüne karşı başarıyla kullanılan glisirizin maddesinin, laboratuvar ortamında SARS virüsünün çoğalmasını engellediğini açıkladılar. Meyan kökünün özünün etkinliği SARS koronavirüsü tarafından enfeksiyona uğramış maymun hücreleri üzerinde de test edildi.

Prof. Prakash Chandra, kullanılan ribavirin maddesinin toksik etkisine dikkat çekerek, glisirizin maddesinin yüksek konsantrasyona rağmen yan etkisinin çok az olduğunu, uzun dönem araştırmalarının yapıldığını, bu maddenin ucuz olduğunu ve zehirli olmadığını belirtti. Meyan kökündeki bu madde, yüksek dozda kullanıldığında SARS virüsünün üremesini tamamen durduruyor. Bu bitki, virüsün, enfeksiyona yol açan hücrelere bağlanmasını zorlaştırarak üremesini engelliyor.

Meyan Kökü Hakkında:

Tarihte Yunanlılar, Mısırlılar, Çinliler ve Hintliler gibi birçok toplum tarafından da kullanılmış olan meyan kökü, Güney ve Orta Avrupa'da vahşi doğada yetişiyor; Rusya, İspanya, İran ve Hindistan'da ise özel olarak yetiştiriliyor. Meyan kökü geleneksel Çin doktorluğunda sıkça kullanılan bir bitki. Çinliler diğer bitkilerle karıştırarak meyan kökünün canlılık vermesini sağlıyorlar.

Haziran-Temmuz ayları arasında sarı-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliğinde, çalımsı bitkilere "meyan" denir. Yaprakları parçalıdır, yaprakçıklar 4-7 çiftlidir. Çiçekleri başak şeklindedir. Taç ve çanak yaprakları iki dudaklıdır, üst dudak iki kısa dişli, alttaki üçü uzun dişlidir. Meyan bitkisinin 6 türü Türkiye'de yetişmektedir. Daha çok Güney, Orta ve Doğu Anadolu'da yaygınlık göstermektedir. Bir kısmının kökleri tatlı, bir kısmının ise acıdır.

Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak tanınmakta ve kullanılmaktadır. Köklerinin kabuğu soyulduktan sonra veya soyulmadan önce güneşte kurutularak piyasaya sürülür. Bileşiminde nişasta, şekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardır. Glisirrizin şekerden daha tatlı bir bileşiktir. Köklerdeki miktarı, bölgeden bölgeye değişir ve köklerin de etkili maddesidir.

Meyan Kökü (Bir Ecza Deposu):
  • Meyan kökü dünyada biyolojik olarak en aktif olan bitkilerden biridir. Örneğin Meyan kökü bir magnezyum ve silisyum kaynağıdır.
  • Meyan kökü, mideyle ilgili sağlık problemlerinde son derece etkilidir. İçerdiği glisirutenik asid (GLA), deglisirine meyan kökü (DGL) ve karbenoksolen sodyum (CS) maddeleri, bilinen en etkili anti-ülser ilaçlarındandır.
  • Meyan kökü ayrıca cilt problemlerine de iyi gelir. Meyan kökü tüketimi ciltte oluşan aknelerin tedavisinde etkilidir.
  • Meyan kökü, ateş düşürücü özelliğinin yanı sıra, karaciğerin toksik maddeleri süzmesinde de yardımcıdır. Hepatit, siroz gibi karaciğer hastalıklarının tedavisinde meyan kökünde bulunan GLA'nın detoksifian etkisi kanıtlanmıştır. Bitkinin göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici özellikleri de vardır. Mide hastalıklarında, özellikle gastritte de son derece yararlıdır.
  • Meyan kökü eczacılıkta toz halinde, hapların hazırlanmasında şekil vermede kullanılır. Ayrıca taze veya kuru köklerinin kaynar su ile karıştırılması ve sonra alçak basınçta yoğunlaştırılması suretiyle meyan balı elde edilir. Meyan balındaki glisirrizin miktarı daha fazladır. 
  • Meyan kökü, piyasada toz veya kalıplar halinde bulunur. Parlak siyah renkli, tatlı lezzetlidir. Suda kolaylıkla erir. Meyan kökünün su ile birleştirilmesi sonucunda elde edilen karışıma ise meyan şerbeti denir. Koyu esmer renkli ve tatlı lezzetli, göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici ve serinletici özellikte olan bu şerbet daha çok Güneydoğu Anadolu bölgesinde elde edilir ve kullanılır.

Şimdi biraz düşünelim. Meyan kökü en başta sadece küçücük, tahta görünümünde bir tohumdur. Ancak bu tohum kök saldığında ve filizlendiğinde sahip olduğu özelliklerle birçok hastalığa şifa olabilecek maddeler içermektedir. Verimsiz topraklarda bile yetişen bu bitkinin, birçok hastalığın yanı sıra bir gün dünyayı pençesine alan SARS adlı bir hastalığa da çare olabildiği anlaşılmıştır.

Bilim adamları en gelişmiş teknolojik aletlerle laboratuvarlarda bu hastalıklara çare ararken, küçücük bir tohum bütün bunları tek başına başarabilmektedir. Böyle bir şeyi tohumun kendi kendine başarmış olması mümkün müdür? Ya da tesadüfler, bu küçücük tahta parçasının içinde, bu kadar detaylı ve karmaşık bilginin bir araya gelmesini sağlamış, bu sayede bitkiye şifa verici özelliklerini kazandırmış olabilir mi? Elbette hayır. Bu bitkinin tohumuna sahip olduğu bütün bu özellikleri yerleştiren Yüce Allah'tır. Rabbimiz bizlere hem hastalıkları hem de onlara şifa olan bu bitkileri yaratarak üstün ilmini ve sonsuz rahmetini göstermektedir.

Meyan; haziran-temmuz ayları arasında sarı-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliğinde, çok yıllık çalımsı bir bitkidir. Yaprakları parçalı, yaprakçıklar 4-7 çiftlidir. Çiçekler başak şeklinde durumlar yapar. Taç ve çanak yaprakları iki dudaklı ve üst dudak iki kısa dişli, alttaki üçü uzun dişlidir. Meyveleri düz ve salgı tüylüdür. Meyan bitkisinin 6 türü Türkiye’de yetişmektedir. Daha çok Güney, Orta ve Doğu Anadolu’da yaygınlık gösterir. Bir kısmının kökleri tatlı, bir kısmının ise acıdır.

Meyan kökünün içerisinde % 10 kadar doğal bitkisel şekerin yanında balgam ve idrar söktüren benzoatlı madde ve ayrıca kortizona benzeyen maddeler ile nişasta da bulunmaktadır.

Tatlı Meyan (Glycyrrhiza glabra): 

Anadolu’da iki çeşidi bulunur. Bu türün çiçekleri mor ve tüysü yapraklıdır. Meyvelerinin üzeri çıplaktır veya tüylüdür. Bazı yerlerde piyan olarak da bilinir. Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak tanınmakta ve kullanılmaktadır. Köklerinin kabuğu soyulduktan sonra veya soyulmadan güneşte kurutularak piyasaya sürülür. Bileşiminde nişasta, sekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardır. Glisirrizin şekerden daha tatlı bir bileşiktir. Köklerdeki miktarı, bölgeden bölgeye değişir ve köklerin de etkili maddesidir. Kökler, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, idrar çoğaltıcı ve tat düzenleyici özelliğe sahiptir. Eczacılıkta toz hâlinde, hapların hazırlanmasında şekil vermede kullanılır. Sigara ve plastik sanâyiinde de kullanılan ilkel maddedir. Kola türü içeceklerin terkibine de girer. Ayrıca taze veya kuru kökleri kaynar su ile işlem gördükten sonra alçak basınçta yoğunlaştırılarak meyan balı elde edilir. Toz veya kalıplar hâlinde satılır. Parlak siyah renkli, tatlı lezzetlidir. Suda kolaylıkla erir. Meyan balındaki glisirrizin miktarı daha fazladır. Meyan balının göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, yara iyi edici özellikleri vardır. Mide hastalıklarında özellikle de gastritte faydalıdır. Meyan köküsuda eritilerek meyan şerbeti elde edilir. Daha çok Güneydoğu Anadolu bölgesinde bilinir ve kullanılır. Meyan şerbeti koyu esmer renkli ve tatlı lezzetlidir. Göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, öksürük kesici ve serinletici özelliktedir.

Her Türlü Öksürükte:

Her türlü öksürükte meyan kökü çok etkilidir. 50 gram kadar meyan kökünü 1 litre suya atıp 10 dakika kadar kaynatın. Bu çayı akşamdan yapın ve bir gece bekletin. Gün boyunca aç veya tok karnına iki üç bardak içebilirsiniz.

Ayrıca meyan kökü çayı;
  • Bu çayla yapılan gargara ağız içi yaralarını iyileştirir.
  • Nezleyi tedavi edici özelliği vardır.
  • Balgam söktürür.
  • Güzel bir sese sahip olunmasını sağlar. Özellikle mesleğinde sesini kullananlar bu çayı sabahları içmelidirler.
  • Mide ve on iki parmak ülserinde ve gastritte faydalıdır. Bu durumda yemeklerden sonra içine bir parça tarçın katılmış meyan kökü çayı içilmelidir.

Meyan Kökü Tozu:
  • Yemekten sonra alınacak bir çay kaşığı meyan kökü tozu bağırsakları rahatlatır.
  • Yine aynı miktar meyan kökü tozu idrar söktürücü vazifesi görür.

Meyan Kökü Balı (Meyan kökü ekstresi):

Meyan kökü bitkisinden elde edilen bu bal suda kolayca çözülür ve özellikleri meyan kökü ile aynıdır. Koyu pekmez kıvamındadır. Meyanın kullanılması gereken en önemli şekli olan özüdür. İlaç halını almış durumudur. Bir su bardağı suya bir çay kaşığı ekstre karıştırılarak içilir.

Meyan Kökünün Faydaları:
  • Bağışıklık sistemini sürekli güçlü tuttuğu için tüm hastalıklara karşı etkin koruma sağlamaktadır. Bu durum tıbben kanıtlanmıştır. Yılda iki aylık bir meyan kürü sizi gripten kanser türlerine kadar korumaya büyük ölçüde yardımcı olur. Hem organik, hem zararsız bir doğal ilaçtır.
  • Bağışıklık sisteminin bozulmasından doğan tüm hastalıkların tedavisinde (behçet, sedef, vitiligo, lupus türleri,pernisiöz anemi, hashimoto vs.gibi) sorunlarda diğer tıbbi ve bitkisel tedavilerle birlikte uygulanmaktadır. Bağışıklık sisteminin depresyon nedenli olduğu bilimsel olarak açıklandığı için, meyan kökünün depresif sinirsel hastalıklara karşı da iyi bir ilaç olarak kullanılabileceği görülmüştür.
  • Mikro dolaşımı temizleyip hızlandırıcı etkileri tespit edildiği için, başta beyinsel sorunlar olmak üzere tüm damar tıkanıklıklarında olağan üstü tedavi edici etkileri görülmektedir.
  • En bilinen tedavileri akciğer ve karaciğer hastalıkları üzerinedir. Bileşimindeki etken maddeler, bu iki organı 2 ayda temizlemekte ve hayat kurtarmaktadır. Akciğer ve karaciğerin diğer sorunları yanında bu iki organdaki kanserlerin tedavisinde en güçlü ilaçlardan daha etkili olduğu görülmüştür. Meyan’ın pektoral (göğüse ait) ve yumuşatıcı, acı dindirici etkileri vardır.  İyi bilinen ve yaygın olarak kullanılan bu ilaç, genellikle öksürükler ve göğüs hastalıkları için tüketilmekle beraber özellikle de en çok bronşitler için kullanılır. Yaygın olarak öksürük ve ağrı kesici olarak  kullanılan meyan kökünün karışımındaki neredeyse tüm maddelerin her biri bir ilaçtır.
  • Addison hastalığının tedavi edici ilacı olarak kabul edilmiştir. Addison,adrenal bezlerdeki bir fonksiyon bozukluğuna bağlı ciddi bir hastalıktır. Halen meyan dışında kalıcı bir tedavisi ve ilacı yoktur. Addison birincil adrenal yetersizlik. En sık suçlanan neden otoimmünitedir. Adrenal bezin her üç tabakası da etkilenmiştir. Halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık, hipotansiyon, hiponatremi, hiperpotasemi en sık bulgulardır. Kronik olduğunda hiperpigmentasyon görülür. Ömür boyu sürecek kortikosteroit ile yerine koyma tedavisi, belirtileri kontrol altına alır. Genellikle glukokortikoit “ kortizon veya hidrokortizon” ve mineralokortikoit “fludrokortizon” kombinasyonu verilir ve ayrıca Addison hastalığı; böbreküstü bezlerden aldesteron ve kortizol üretiminde azalma sonucu oluşan zafiyet, hipotansiyon, anemi, hipoglisemi ve elektrolit bozukluklarıyla karakterize, seyrek görülen hormonal bir hastalıktır. Hastalığının belirtilerinden kurtarmaya yardımcı olduğu bulunmuştur. Kortizol yetersizliği, steroit hormonu ve arasındaki diğer etkenler Addison hastalığına neden olur.
  • Meyan, idrar tutulmasını ve tansiyonu düzenler. Eski herbalistler meyanın bu hastalığı tedavi ettiğini bilirlerdi. 1960 lara kadar hipertansiyon araştırmacıları olan Christopher R. Edwards ve Paul M. Stewart meyanı bilmiyorlardı. Sonra Genel Batı Hastanesi, Edinburgh, İskoçya ve diğerleri meyanın, sorunları çözen bir lütuf, bir nimet olduğunu düşünmeye başladılar.
  • Kanser ve lösemi tedavilerinde bitkisel destek olarak kullanılır. Diğer yüzlerce faydaları yanında aynı zamanda iyi bir anti-oksidant, yani kanser önleyici olduğu da bilinir. Kanserden korunmak için yılda iki ay, günde bir tatlı kaşığı meyan ekstresi kullanılmalıdır.
  • Meyan şekerlidir ve içeriğindeki glisurutenik asit, şekerden elli kat daha şekerdir. Beyin zarından (korteks) salgılanan hormonları uyarır, faaliyete geçirir ve bezeleri iyileştirmeye yardımcı olur. Aynı zamanda hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda östrojen hormonunu  faaliyete geçirdiği ve “hap” şeklinde kullanımında adet dönemiyle ilgili dengeleri sağlayabildiği görüldü. Meyan kökü, dalak ve ciğerler için de mükemmeldir. Öksürükler, boğaz ağrısı, astım, mide ve on iki parmak bağırsağına ait ülserler, hepatitler, duyu bozuklukları (türlü ruh karışıklıkları; çırpınma, kasılmalar ve inlemeler ile kendini gösteren sinir bozuklukları) ve yiyecekten zehirlenmeler için kullanılmaktadır. Aynı zamanda iyi bir anti-oksidant, yani kanser önleyici olduğu da bilinir.
  • Tıbbi Etkisi ve Kullanımı :  Meyanın pektoral (göğse ait) ve yumuşatıcı, acı dindirici etkileri vardır.  İyi bilinen ve yaygın olarak kullanılan bu ilaç, genellikle öksürükler ve göğüs hastalıkları için tüketilmekle beraber özellikle de en çok bronşitler için kullanılır. Yaygın olarak öksürük ve ağrı kesici olarak  kullanılan meyan kökünün karışımındaki neredeyse tüm maddelerin her biri bir ilaçtır.  Anodyne (ağrı kesici), antioksidant, antipasmodic, anti-inflamatuar, mukoza koruyucu, depurative, idrar söktürücü, yumuşatıcı ve acıyı dindirici, estrogenic, balgam söktürücü, pectoral (pektoral) dir.
  • Hipoglisemi,bronşitler,kolitler(kalın bağırsak iltihabı),gastritler, stres, soğuk algınlığı (nezle), mide bulantısı, ve iltihaplanmalar için çok yararlıdır. Kolonların temizlenmesinisağlar, ileri derecede olan beze rahatsızlıklarını, kas zayıflıkları ya da iskelete ait spazmları tedavi eder. Bronşitler ve ciğerlerde oluşan balgamı akışkan hale getirerek söktürmeyi sağlar. Meyanın içeriğindeki östrojen benzeri hormon, sesi değiştirir. Araştırmalarda kan hücrelerinin salgıladığı protein üretiminin meyan kökü aracılığıyla teşvik edildiği görülmüştür.
  • Meyan kökünün içerdiği glisirizin, sıkroz şekerinden 50 kere daha şekerlidir, örneğin hidrokortizon hormonlarının ürettikleri gibidir. Buradan da anlaşıldığı üzere, rahatsızlıkları giderici etkisinin yanı sıra, aynı zamanda steroid tedavisinin ardından beyin zarı ile ilgili uyarılarda da büyük rol oynar. Meyan kökü, gastrit ve ülseri iyileştirebildiği gibi aynı zamanda etkili bir kuvvetlendiricidir.


Etkileri : 

  • Yatıştırıcı, anti-artrit (mafsal yani eklem iltihabını giderir), korteks (beyin zarı) için kuvvet verici bir ilaçtır,  kolestrolü düşürür, müköz zarlarındaki gastriti hafifletir, yatıştırır; balgam söktürücüdür, alerjik durumlara karşı ferahlık sağlayabilir.
  • Endokrin sistemi üzerindeki belirgin etkisiyle de meyan kökü, bir grup bitkilerden bir tanesidir. Meyan Kökü, Addision hastalığında olduğu gibi, bezelerle ilgili problemleri de tedavi eden faydalı bir bitkidir. Meyan kökünün Cattarh hastalığı gibi bronşlarla ilgili problemler,bronşitler ve genelde öksürükler olmak üzere geniş bir kullanım alanı vardır. Geleneksel Çin tıbbında da büyük bir yeri olan meyan, bitkisel bir şifa aracı olarak bilinir.
  • Genellikle, bilhassa ısıtıldığında dalak yetersizliği durumlarında kullanılır. Aynı zamanda Qi yetersizliği veya kansızlıkla düzensizleşen kesik kesik olan nabız atışı yada çarpıntılar için kullanılır. Ciğerleri nemlendirir ve öksürük keser; hırıltı ve öksürükler için kullanılır. Meyanın nötr bir tabiatı olduğu gibi, ciğerlerdeki sıcaklık yada soğukluk için de kullanılabilir. Ham meyan; çıbanlar, ağrılar yada boğaz ağrısından meydana gelen ateşli zehirlenmeler için kullanılır. Spazmları yatıştırır: Karın ve bacaklardaki ağrılı spazmlar için kullanılır. Aynı zamanda lokal ve dahili olarak türlü zehirli maddelere karşın bir panzehir olarak kullanılır.
  • Doğu ve Batı kültürlerinde birkaç bin yıla dayalıdır. Esasen balgam söktürücü,mukoza koruyucu ve hafif laksatif olarak kullanılırdı. Geleneksel olarak kullanımında; hazmı kolaylaştırıcı, astım, yutak iltihabı (farenjit), sıtma (malarya), karın ağrısı, uykusuzluk ve enfeksiyonlar yer alır. Meyan kökünün, birçok farmakolojikal (ilaç bilimsel)  etkileri olduğu bilinir. İçerdiği östrojenik, endokrine benzer; göğüs rahatsızlığı gidericidir (kortizol gibi); anti alerjik; bakteri giderici, virüs giderici, anti Trichomonas; antihepatotoxic; çırpınmaları gidercici; fitoterapik; kansere karşı; balgam söktürücü ve antitussive  etkilerini sergiler. İlaç biliminin çok odağında olan glisirizin ve glisurutenik asit, flavonoidler gibi meyanın birleşiminde bulunan diğer maddeler de farmolojide önemli etkiler sağlar.
  • Meyan kökü, genç ve yaşlı, hem kadın hem erkek, sağlıklı yada hasta olmak üzere herkes için tavsiye edilebilir. Yazarların görüşlerine göre meyan, dünyanın en muhteşem toniğidir. Bu nedenle, iskelet sisteminin korunmasında önemli bir tonik olduğunu tavsiye ettim. Meyan Kökü’nün göğüs hastalıklarını, vücudun içi ve dışı olmak üzere tüm bölgelerini iyileştirici etkisi insanı hayrete düşürüyor. Meyan Kökü yalnızca deriye değil, müköz zarlarındaki rahatsızlıklara da iyi gelir ve bağırsak sistemini düzenlemeye yardımcı olur.
  • Bu bitki, patojen mikrobunun çeşitlerinden hiçbirinin yaklaşmasına izin vermeyecek kadar vücudu güçlendirme yetisine sahiptir. Bu nedenle meyan kökü, iskelet sistemi için bir tonik olarak kullanılmalıdır.Genel bir spektrumda bakıldığında görülüyor ki, koruyucu tonik olması, sağlığı koruması ve yara iyileştirici olması gibi  özellikleriyle  meyan kökünden daha iyi bir şifalı bitki yoktur. Beyin damarlarını açarak ve tıkanıklıkları temizleyerek tüm beyinsel hastalıkların tedavisinde bile başarı ile kullanılabilmektedir.
  • Ciltte mikro dolaşımı hızlandırarak cildin hücrelerinin yenilenmesini sağlar. Cildi güzelleştirir ve zayıf saçları gürleştirir.                                                                                        
Kaynak:
İnternet