22 Aralık 2011 Perşembe

Aloe Vera Faydaları

Aloe Vera’nın Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri:


Aloe bitkisi bir kaktüs çeşidi olmasından dolayı %99 – %99.5 oranında su taşır ve PH değeri ortalama 4.5 civarıdır. Kalan katı kısımda ise birçok farklı vitamin, mineral, enzim, şeker, antrakinon, lignin, saponin, yağ asitleri ve aminoasitler bulunmaktadır.

Vitaminler:

Aloe verada vücut için çok önemli olan antioksidan özellik taşıyan A, C ve F vitaminlerini bolca bulabilirsiniz. Bunun yanında B vitamini (thiamine), niacin, B2 (riboflavin), cholin ve folik asit de bulunabilmektedir. Hatta bazı kaynaklar B12 vitamininin de bulunduğunu belirtmektedir.

Mineraller:

Sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, manganez, bakır, çinko, krom, demir bunların hepsi aloe vera bitkisinde bulunabilir. Magnezyum laktat aminoasitlerden histamin salınımını engeller. Histamin ise birçok alerjik reaksiyonda salınan ve kaşıntı, acı gibi sonuçları olan bir maddedir. Histamin salınımını engellemesi aloenin antipuritik etkisini açıklar niteliktedir.

Enzimler:

Amylase, lipase, catalase, protease, bradkinase, glcose, carboxypeptidase, cellulase, glcose, dehydrogenase, oxidase ve daha birçok enzim içermektedir.

Şekerler:

Monosakkarit ve polisakkarit şeklinde çeşitli şekerler aloe verada bulunabilir. Bunlardan en önemlileri glucose ve mannosedan olusan gluko-mannans diye bilinene polisakkaritlerdir. Bu tip sakkaritler sızıntılı bağırsak hastalığının (leaky gut syndrome) önlenmesinde ve iyileştirilmesinde çok büyük öneme sahiptir.

Aminoasitler:

Aloe vera, proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitler yönünden oldukça zengindir. Vücuda gerekli olan aminoasitlerden 20-22 tanesi Aloe veranın jel kısmında bulunmaktadır. Bunun yanında vücudun üretemediği ve ihtiyacın besinlerden karşılanmak zorunda olduğu 8 aminoasitten 7 tanesi yine aloe veranın jel kısmında bulunmaktadır. Araştırmalara göre aloe veranın en çok etkili olduğu bölgeler:

Epitel Doku Hücreleri:

Epitel doku hücreleri vücudun yüzeyini kaplayan veya yüzeyiyle bir şekilde iletişim içinde olan doku hücreleridir. Derimiz epitel sistemin en büyük parçası olmakla birlikte en çok tahriş olan, bozulmalara uğrayan kısmıdır. Aloenin derideki ve diğer iç zarlardaki onarıcı etkisi çok yüksektir.

Bağışıklık Sistemi:

İmmun sistem üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu bilinen aloe veranın bağışıklığı artırıcı etkisi birçok amansız hastalıkta doktor tedavisine yardımcı bir unsurdur. Şüphesiz bağışıklık sistemini çökerterek insanı ölüme bile götürebilecek AIDS, kanser gibi hastalıklarda da bir tedavi yöntemi kadar etkili olmasa da vücudu zinde tutup, bağışıklık sistemini güçlendirdiği için aloe veralı ürünlerin kullanımının tedaviye faydalı olacağı gerçektir.

Aloe Vera Kulllanımı – Aloevera Ne Gibi Durumlarda Kullanılmalıdır?

Aloe vera bitkisi sonuçta vücuda zararı olmayan bir bitkidir ve herhangi bir meyve sebze gibi güvenle tüketilebilir. Buna karşılık aloe veranın bir ilaç olmadığı sadece yararlı bir besin maddesi olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Aloe veranın iyileştirici etkisinin kullanım alanları çok geniştir.

Aloe Vera’nın Sağlığa Olan Faydaları Şunlardır:
  • Bağışıklık sisteminin güçlü olmasını gerektiren her türlü durumda
  • Cilt hastalıklarında, sivilce, egzama, alerji, çıban, iltihap gibi cildin iyileştirilmesini gerektiren durumlarda
  • Virütik herpes ve uçuklarda antivüritik olarak
  • Saç dökülmesi, saç kepeklenmesi gibi cilt durumlarında
  • Güneş yanıkları ve diğer yanık durumlarında, kesiklerde, sedef gibi hastalıklarda
  • Baş ağrısı, kas ağrısı, migren gibi durumlarda
  • Diş eti problemlerinde
  • Karaciğeri etkileyen hepatit siroz gibi hastalıklarda
  • Bağırsak ve mide sorunlarında, ülserlerde, ağız yaralarında
  • Kalp bozuklukları, yüksek tansiyon
  • Astım, gut, bronşit, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda
  • Prostatla ilgili problemlerde


Bu durumlarda vücuda yardım etmesinin sebebi bağışıklık sistemi veya epitel doku üzerindeki olumlu etkileridir. Yukarıdaki hastalıkların tedavileri kesinlikle doktor tarafından yapılmalıdır fakat tedaviyle birlikte besin desteği olarak aloe veralı ürünlerin kullanımı mantıklı olacaktır.


Kaynak:
İnternet

Glukozamin ve Kondroitin Sülfat Faydaları

Son yıllarda iskelet sistemi ile ilgili bir çok rahatsızlıkta kullanılan yeni ürünlerden biri glucosamine (glukozamin), diğeri de chondroitindir (kondroitin). Glukozamin vücutta özellikle iskelet sisteminde önemli fonksiyona sahip bağ dokusunun ana maddelerindendir. Glukozamin, tendon, bağ omurlar arası disklerde, hücre zarında, eklem içi yastıkcıklarda ve kıkırdak dokusunda bulunur.

Bağ dokusunun ana maddelerinden biri oluşu nedeniyle aşağıda sırayla yazacağımız çeşitli hastalıklarda kullanım alanı bulmuştur. Kondroitin de vücutta aynı şekilde tendon, cilt, kıkırdak dokusu, mukoza (bazı organların iç yüzeyini örten tabaka), bağ dokusu ve gözlerin yapı taşlarından biri olarak görev üstlenmiştir. Bu iki madde birlikte kullanıldığında birbirlerinin etkilerini artırırlar. Bu nedenle de genellikle beraber kullanılır.

Bunların ek ürün olarak kullanılabileceği hastalıkları belirtelim:

  • Glukozamin, incinme veya eklem kireçlenmesinin sebep olduğu hasarı tamir edici özelliği nedeniyle osteoartrit denen eklem kireçlenmesinde son yıllarda epeyce kullanılmaya başlanmıştır.
  • Romatoid artritte beslenme desteği olarak kullanılabilir.
  • Glukozamin osteoporoziste (kemik zayıflaması), yara iyileştirici olarak da cilt sorunlarında yararlıdır.
  • Glukozamin solunum yolu allerjilerinde, böbrek taşı oluşumunu engellemede yardımcıdır.
  • Ağrı kesici ve iltihap giderici (antienflamatuvar) etkisi nedeniyle romatizmanın çeşitli türlerinde kullanılabilecek yardımcı bir üründür.
  • Kondroitin, glukozaminin hemen hemen tüm etkilerine sahiptir, ek olarak da damar sertliğinden (ateroskleroz) korunmada etkilidir. Her ikisi de eklemin eskimesi ile birlikte azalan hyaluronik asitin üretimine olumlu katkıda bulunurlar. Bu iki maddeyi ihtiva eden ürünler genellikle eczanelerde ve doğal ürün marketlerinde bulunur. İhtiva ettiği doza göre günde 1-2 tablet şeklinde kullanılması önerilmektedir. Genellikle üç aylık kullanımdan sonra üç ay ara verilmesi uygun olur.


Yan Etkileri

Bu ürünlerin önemli derecede yan etkisi yoktur. Ender olarak bulantı, ödem (vücutta şişlik) ve ishale yol açabilir. Glukozaminin tablet şeklinde kullanılan formu diabetlilerde yan etki yaptığı pek görülmemiştir.

Ama kişide tip 2 diabet (vücutta insülinin salgılandığı ama insülin rezistansının arttığı diyabet tipi) varsa, bu ürünün kullanılması halinde yine de kan şekerinin gözlenmesi ve gerekirse antidiabetik ilaçların dozajlarının yeniden ayarlanması gerekebilir.

Gerekli güvenilirlik çalışmaları yapılmadığı için bu ürünleri ihtiva eden preparatlar gebelerde, emzirme döneminde ve çocuklarda kullanılmamalıdır.

Özet olarak söylemek gerekirse halen ilaç özelliği olmayan bu doğal ürünler, özellikle eklem kireçlenmesinde, normal ilaçlara ek ürün olarak kullanılabilir. Doktor kontrolünde ve belli aralıklarla kullanılmaları genellikle yarar sağlamaktadır.

Kaynak:
Op. Dr. N. ÜMİT ÖZAK

Boyun Fıtığı - Bitkilerle Tedavi

Herbalist Gürkaş, yaptığı açıklamada; boyun fıtığı olanların öncelikli olarak mutlaka bir uzmana danışması gerektiğini ifade ederek, "Omurgalar arasında bulunan yastıkçık denilen kıkırdakların çeşitli nedenlerle yırtılarak omurga içerisinde sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalıktır. Sinirlere baskı yapması sonucu kolda uyuşma, boyunun hareket alanının kısıtlanması ve ağrı ile seyreder. Bunu oluşturan sebeplerin başında boyun omurgasında kireçlenme, çeşitli düzensiz boyun aktivitelerinde bulunma, kaza sonucu oluşan boyun zedelenmeleri, ilerleyen yaş aralığında oluşan disk yapısının bozulmasıdır. Öncelikle hastaların mutlaka bir uzmana başvurmaları gerekmektedir. Dikkat etmesi gereken hususların başında başın boyun omurlarına olan basıncı azaltmak için boyunluk kullanarak istirahat edilmesi sağlanmalı, fizik tedavi, yapılmalı" dedi.


Boyun fıtığının bitkisel tedavisinde etkili olabilecek bitkileri sıralayan Gürkaş; 
  • Çuha çiçeği yağı, 
  • At kestanesi yağı, 
  • Susam yağı, 
  • Çörek otu yağı, 
  • Pelesenk yağı, 
  • Isırgan tohumu yağı elde edilen bu bitki yağlarından yapılan karışımı günde 2 kez sorunlu bölgeye masaj yaparak sürmek kaydıyla boyun fıtığına karşı büyük ölçüde destek olur. Boyun fıtığında görülen his ve güç kayıplarını gidermeye, kireçlenme durumlarında ağrıyı etkin bir şekilde tedavi etmeye yardımcı olur.  

Ayrıca günde 3 sefer yemeklerden önce 1 bardak melisa çayı içerek sinirsel ve ruhsal sıkıntılara karşı etkili olup büyük ölçüde rahatlamayı sağlayacağını söyledi.


Kaynak:
İnternet

19 Aralık 2011 Pazartesi

Tarçın Faydaları

Defnegillerden bir ağacın kabuklarının soyularak boş rulo şeklinde kurutulmasıyla tarçın elde edilir. Güney Asya, Orta Amerika, Brezilya’da yetişir. Çubuk veya toz halinde kullanılır.


Kullanıldığı Yerler:

Tarçın yurdumuzda genellikle sütlü veya hamur tatlılarında, şekerlemelerde, pasta ve bisküvilerde, pudinglerde, boza ve salep, şeytan kahvesi gibi içeceklerde, tatlı ekmeklerde kullanılmakla birlikte kaynatılarak çay olarak da içilmektedir.

Kullanım Amacı:

Tat, koku vermek ve çeşniyi artırmak amacıyla yiyecek ve içeceklere ilave edildiği gibi kaynatılarak çay olarak halk arasında kimi rahatsızlıklar için kullanılmaktadır.
Tarçının kabuğunda kokulu ve uçucu bir yağ bulunmaktadır. Kabukları dövülüp toz durumuna getirildiğinde yağının uçması sonucu kokusunu çabuk kaybettiğinden kabuk parçaları şeklinde satın alınmak ve cam kavanozlarda saklanmalıdır. Kabuk ve toz halde kullanılır. Kullanılacağı zaman öğütülmesi kokusunun daha keskin olmasını sağlar. Genellikle yiyeceklerin hazırlanmasında ve servislerinde toz halde kullanılmakla birlikte içeceklerin hazırlanmasında kabuk tarçından yararlanılır.

Faydaları:
  • Tarçın ferahlık verir ve iştah açar.
  • El ve ayaklardaki titremeleri ve damar tıkanıklığını önler.
  • Mide rahatsızlıklarına ve karın ağrılarına iyi gelir.
  • Bağırsak kurtlarının dökülmesine ve bağırsak iltihaplarının iyileşmesine yardımcı olur.
  • Cinsel isteği arttırır.
  • Gaz söktürücüdür.
  • Kötü kokuları, öksürüğü ve ishali keser.
  • Vücut direncini arttırır. Soğuk algınlığı ve nezleye karşı yararlıdır.
  • Kan Şekerini dengeleyen Tarçın, şeker hastaları için çok faydalıdır.
  • Adet öncesi gerginliklere iyi gelir.

Kullanışı:
  • Yemeklerde ve tatlılarda lezzet ve koku vermesi için kullanılır. 
  • Tarçın özellikle sütlü tatlılarda kullanılırsa sütteki zararlı bakterileri yok eder. 
  • Bal ve limonla karıştırılıp yenirse boğaz yanmasına iyi gelir. 
  • Tarçın esansı gıda ve parfümeri sektöründe koku verici olarak kullanılır.
  • Yüksek karbonhidratlı bir yiyeceği tarçınla tatlandırdığımız zaman kandaki şeker seviyesini etkileyerek düşmesini sağlar. Araştırmalar 300 gr. sütlaca 6 gr. kadar tarçın eklendiğinde kandaki şekeri seviyesindeki yükselişin önemli ölçüde azaldığını tespit etmişlerdir.

Kaynak:
İnternet

Ekinezya Faydaları

İnterferon üretimini destekleyerek vücudun savunma sistemini güçlendirir.

Grip İçin Şifalı Bitkiler :
  •  Özellikle enfeksiyon grip soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda kullanımıyla tanınmaktadır. 
  • Bağışıklık sistemi yeterince güçlü olmayanlar için ekinezya otu önemli bir doğal destektir.
  • Grip ve soğuk algınlığını önleyici etkisi nedeniyle hastalık öncesinde kullanılabileceği gibi hastalığın ilk belirtilerinin ortaya çıkması durumunda da kullanılabilir. ABD’deki Connecticut Üniversitesi Eczacılık Fakültesince yürütülen bir çalışmada soğuk algınlığı ve nezleye yakalanma olasılığını (%58) önemli derecede düşürdüğü tespit edilmiştir. Öksürük ve baş ağrısı gibi durumları hafiflettiği de görülmüştür.
  • İngiltere de yapılan bir araştırmada ise C vitaminiyle beraber alındığında soğuk algınlığı geçirme olasılığını %80lerin üzerinde azalttığı görülmüştür. Hastalığın zamanını da 1-1,5 gün azalttığı belirlenmiştir.
  • Yapılan araştırmalarda ekinezyanın akyuvar sayısında artışa neden olduğu tespit edilmiştir.
  • Kemoterapiden sonra vücut direncini yükseltmek için kullanılmaktadır.
  • Patojenik organizmalarla sağlıklı dokular arasındaki doğal savunma hattını yıkan bir enziminin oluşumunu önleyici etkisi olduğu görülmüştür.
  • Ekinezya bitkisi antiviral ve antibakteriyel etkilere sahiptir.
  • Egzama sedef sivilce gibi deri rahatsızlıklarında faydalıdır.
  • Yaraların iyileşme sürecini azaltır.
  • Alerjik reaksiyonların meydana gelmesini engelleyici özelliği de tespit edilmiştir.
  • Ekinezya ürünleri Echinaceae purpurea ve Echinacea angustifolia‘dan üretilir.

Echinaceae PurpureaKök veya yapraklarından yararlanılır.

Echinacea Angustifolia: Köklerinden yararlanılır.

Almanya’da yapılan araştırmalarda Echinaceae Purpurea’nın yapraklarından elde edilen ürünlerin kullanımı tavsiye edilmiştir (Echinaceae purpurea herba). Diğer türleri tedavi için önerilmemiştir.

Alman sağlık bakanlığı tarafından yayınlanan çalışmada solunum yolları ve idrar yolları enfeksiyonları gibi rahatsızlıklarda ekinezya bitkisi önerilmiştir.

Kaynak:
İnternet

Sarımsak Faydaları


Sarımsak veya sarmısak (Allium sativum L.), 25-30 cm yükseklikte, yeşilimsi beyaz veya pembe çiçekli, otsu bir kültür bitkisidir. Nadir olarak tohum bağlar. Bu nedenle soğancıkları (diş) ile üretilir. Ülkemizde “Beyaz sarımsak” ve “Siyah sarımsak” olmak üzere 2 çeşit yetiştirilmektedir. Vatanının orta Asya stepleri olduğu sanılmaktadır. Beyaz veya pembemsi renkli, az adette soğancıkdan (diş) meydana gelir. Dişlerin hepsi bir arada bir kabuk tarafından sarılmışlardır. Çok kuvvetli ve keskin bir kokusu ve yakıcı bir lezzeti vardır.

Etken Maddesi:

Sarımsağın etken maddesi Allin’dir alin alındıktan sonra enzimatik olaylarla Alicin olarak vücutta değiştirilir. Bu maddenin insan vücudunda oksitleyici etkisi vardır.

Bitkisel Tedavide Kullanım Alanları:

Sarımsak gerçekten saymakla bitmeyecek ve tamamı da bilinemeyecek kadar yararı olan bir bitkidir. Özellikle;

  • Kurt veya solucan düşürücü olarak,
  • Haricen yara iyi edici olarak,
  • Mantar hastalıklarını engelleyici ve tedavi edici olarak,
  • Saçkıran hastalığını tedavi edici olarak,
  • Tansiyon düşürücü olarak,
  • Antiseptik olarak,
  • Kolesterol düşürücü olarak,
  • Safra salgılarını artırıcı olarak,
  • Kurşun ve yılan zehirlenmelerinde etken olarak,
  • Sakinleştirici olarak,

Kullanılan sarımsak dan birden farklı yöntemle etken madde alınır. Sarımsaktan etken madde elde edilmesi:
  • Usare (Tentür) Yöntemi: Usare hazırlamak için bir miktar sarımsak havanda ezilir, sıkılarak alınan usarenin 1 gr miktarı 10 gr su ile sulandırılır ve bu karışımın içine, usarenin bozulmasını önlemek için, 10 damla kadar etil alkol konur.
  • Emdirme Yöntemi: Bu yöntemde bütün halindeki sarımsaklar ortadan iki ye kesilerek bir ekmek kabuğu gibi emici bir besine sürülür ve içindeki etken maddenin bi emici besin tarafından alınması sağlanır.
  • Sarımsak Ruhu Yöntemi: İncecik kıyılan sarımsaklar bir havana alınır ve üzerine bir miktar tuz eklenerek iyice dövülür. Daha sonra biraz dinlendirildikten sonra üzerine duruma göre bir miktar su eklenir. Tekrardan dinlendirilen karışım iyice karıştırılır ve süzülür. Sıvı kısım haricen (dış deriye sürülerek) veya dahilen (ağızdan alınarak) kullanılabilir.
  • Lapa Yöntemi: Bu yöntemde İnce ince kıyılan sarımsaklar havana alınır ve güzelce dövülerek lapa haline getirilir. Daha sonra bu lapanın üzerine tuz veya alkol bazı durumlarda ise (ayak mantarı enfeksiyonlarında) ikisi de birlikte katılarak karışım dinlendirilir.

Sarımsağın Tedavilerde Uygulanması:
  • Kurt ve Solucan Düşürücü: Kabuğu soyulmuş olan bir sarımsak dişi bir ekmek kabuğu parçasına kuvvetle sürülür ve çıkan esansı emmiş olan ekmek parçası yenilir. Aynı amaç için sarımsak şurubu da kullanılmaktadır. 100 gr parçalanmış sarımsak, 200 gr su ve 200 gr şeker ile 1 gün bekletildikten sonra iyice karıştırılıp süzülür. Elde edilen şuruptan günde 2-3 yemek kaşığı içilir.
  • Yara İyileştirici: Lapa yöntemiyle hazırlanan sarımsak yaranın üzerine sürülür bir miktar beklendikten sonra temizlenerek tahriş edici etkilerinden kurtulunur.
  • Saç Kıran Hastalığı: Üsaresi yapılan sarımsak hazır olarak bekletilir. Saç kıranın olduğu yerler bir kibrit çöpü veya buna benzer bir şeyle iz yapmayacak şekilde hafifçe kazınarak tahriş edilir. Hemen ardından sarımsak tentürü bu bölgeye sürülür bir miktar bekledikten sonra bölge yıkanarak temizlenir (beklemek: Yaklaşık 30-60 dk).
  • !!!!Önemli!!!!: Bazı durumlarda saç dökülmesine de iyi geldiği bildirilmiştir. Kullanan ve gerçekten fayda sağladığını bildiren hastalar mevcuttur. Saç dökülmesinde sarımsak ruhu Yönteminin kullanılması daha iyi olacaktır.
  • Tansiyon Düşürücü Olarak: 10 gr sarımsak başı ezilir, üzerine 10 gr etil alkol konur, karışım 1 gün bekletildikten sonra ince bir bez veya süzgeçle süzülür. Elde edilen öz sudan günde 3 defa 15-30 damla alınır.

Yan Etkileri:

Sarımsağın özellikle çiğ olarak fazlaca tüketilmemesine dikkat edilmelidir. Bu şekildeki aşırı tüketim midede tahriş edici etkiye sebep olmaktadır. Özellikle tansiyon problemi olanlarda daha dikkatli olunmalıdır. Çünkü çiğ sarımsak tansiyon üzerinde düşürücü etkiye sahiptir. Bazı durumlar da çiğ sarımsak bir tür anemiye (kansızlık) neden olmaktadır. Eğer kendinizi diğer günlerden daha yorgun, halsiz ve ağırlaşmış hissediyorsanız. Gözlerinizde kararmalar veya pul pul olmalar yaşıyorsanız. Hafif baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü mevcutsa sarımsaktan şüphelenebilirsiniz.

Kaynak:
İnternet

Kişniş Faydaları

Maydanozgillerden, yaprakları maydanoza benzeyen kişniş bitkisinin kuru meyveleridir. Taze bibere benzer. Turuncu renkte meyveleri taneyken çok pis kokar, ancak kurutulunca hoş kokar ve insana ferahlık veren bir koku verir. Ülkemizde, Amerika ve Afirka’da çok yetiştirilir.
Kullanıldığı Yerler:
Kişniş genellikle, şuruplarda ve şekerlemelerde ayrıca şekere bulanarak elde edilen kişniş şekeri pastacılıkta kullanılır. Kişnişin Türk mutfağında bazı yemeklerde kullanıldığı bilinmektedir. Bitkinin taze filizleri ve yaprakları doğranarak çorba ve salatalara ilave edilir. Yiyeceklere ve içeceklere tat ve kokunun yanı sıra, pastacılıkta pastaların süslenmesi amacıyla kullanılır. İçeceklerde tohum halinde, pastacılıkta kişniş şekeri halinde, çorba ve salatalarda filiz ve yaprakları doğranarak kullanılır.
Faydaları:
  • İştah açar.
  • Bağırsak gazlarını giderir.
  • Sinirleri yatıştırır.
  • Hazmı kolaylaştırır.
  • Sinirsel baş ağrılarını keser.
  • Karın ağrılarını giderir.
  • Cinsel arzuyu güçlendirir.
  • Doğumu kolaylaştırır.
  • Sürmenajda faydalıdır.
  • Bayat yiyeceklerin zararını azaltır.
  • Kusmayı önler.
  • Fazla miktarda yenirse zararı görülür.

NOT: Mide asidi fazla olanlara kişniş yasaktır. Ayrıca damar sertliğine karşı yemeklere kişniş konulmasında fayda vardır.
Kullanışı:
  • Tohumu: Domates turşusu, sosis, köriler ve elmalı çöreklerde kullanılır. Ezilmemiş tohumu çorba ve sebze yemeklerine katılır. Suda kaynatılarak çayı yapılır. Tohumu ayrıca güzel kokusu sayesinde potbori tabaklarında kullanılabilir.
  • Yaprağı: Körpe alt yaprakları güveç, salata ve soslara eklenir.
  • Gövdesi: Fasulye ve çorbalarla birlikte pişirilir
  • Kökü: Taze kökü sebze gibi pişirilip yenilir.
  • Tozu: Toz halindeki kişniş bal veya şekerle karıştırılarak kullanılır .

İçerdiği Besinler:
Bir çay kaşığı Öğütülmüş Kişniş 1,4 gr gelir. Bir çay kaşığı öğütülmüş kişnişin içinde; 6 kalori, 172 mg protein, 274 mg yağ, 11,2 mg kalsiyum, 791 mg karbonhidrat, 6.2 mg fosfor, 3,6 meg thiamine, 3,2 meg ribofilavin bulunmaktadır.
 Kaynak:                                                                                                                                                    İnternet